Ayak İzinden Mezar
Eski bir oduncu olan Nuka, şimdilerde şehrin delisi olarak biliniyor. Nuka, devleri gördüğünü söylüyor ve herkesin alay konusu oluyordu. Artık ormana gitmeye korkuyor ve para kazanamıyordu. Odunculuk ta rakibi olan Malik, bu sayede daha çok para kazanıyordu. Nuka'nın tek kaybı para değildi, hasta annesine artık hibiskus bitkisinin çayını da yapamıyordu...
Nuka, bir gün annesi fenalaşınca şifacıya gitti. Fakat şifacı, durumunun kötü olduğunu söyleyerek, ücretsiz bir şey veremeyeceğini söyledi. Bunun üstüne Nuka'nın karşısında iki seçenek vardı. Ya şifacıdan bitki çalacaktı ya da o ormana geri dönecekti. Hırsızlığı asla kendine yakıştıramayacağı için karşısında tek bir seçeneği kalmıştı...
Babasından hatıra olan baltasını omzuna atarak, ormana ilerlemeye başladı. Fakat baltayı, odun kırmak için değil, kendini savunmak için almıştı. Ormanda hibiskus ararken çok fazla ilerlemişti. Bu sırada Malik'e rastladı. Malik, yanına iki işçi almış ve odun kesiyorlardı. Nuka'yı gören Malik, onun odun kesmeye geldiğini düşündü. Nuka gibi güçlü bir insanın, kendileriyle eşit miktarda iş yaptığını ve daha az fiyattan sattığını biliyordu. Buda onun için kazancının baya bir düşmesi demekti...
Malik'in verdiği işaret ile ekibi, Nuka'ya saldırdı. Nuka ne olduğunu anlamamış, konuşmasına fırsat kalmadan sadece alacağı darbelerden kaçıyordu. Nuka, ayağını bir an için boşluğa attı. O anda kendisini havada hissetmesi, üstünde bulunduğu tümsekten düşmek demekti. Yuvarlanarak ormanın derinliklerinde kayboldu. Malik ve arkadaşları da öldüğünü düşünerek peşini bıraktılar.
Nuka, gözlerini açtığında kendisini çalılıkların içinde buldu. Kafasına çalılıklardan çıkardı. Bir kamp gördü fakat bu kamp insan boyutları için çok büyüktü. Tekrar! Tekrardan onları gördü! Devleri! Kampın girişinden içeri giriyorlardı. Bir şeyler konuşuyorlardı. Dillerinin aynı olduğunu anladı. Konuştuklarını duyduğunda, adrenalini bir seviye daha artmıştı...
Doğup büyüdüğü şehre, Aeston'a saldırmayı planlıyorlardı. İnsanları yiyecek olarak kullanmaktan bahsediyorlardı. Ayın batışına yakın saldıracaklardı. Nuka, geri dönmeliydi! Gördüklerini herkese anlatmalıydı. Fakat, ona inanacaklar mıydı? Amaçsızca şehre doğru koşmaya başladı. Annesine bitkide bulamamış, baltasını da kaybetmiş şekilde koştu. Bir kervan! Bir kervan geçiyordu. Tek umudu, kervanın içinde ona inanacak maceracılar olmasıydı...
-Tilt
Yorumlar
Yorum Gönder